Telefon
WhatsApp
Asi Çevre Vizyon Planı Türkiye'de Bir İlk

300 X 250 Reklam Alanı

Türkiye’de bir ilk olan sivil çevre vizyon planı Asi Çevre Vizyon Planı hazırlandı. Asi Nehri Havzası, Samandağ kıyıları ve deprem bölgesinde doğayı koruyarak afetlere dayanıklı bir gelecek inşa etme amacıyla bir sivil girişim oluşturuldu.

Antakya Çevre Koruma Derneği öncülüğünde; Dünya Mirası Adalar Ekoloji ve Kültür Derneği ve ASIST (Asi - İstanbul Sivil Toplum İnisiyatifi) ortaklığında hayata geçirilen bu girişim, Turquoise Coast Environment Fund–Turkey, Conservation Collective, Turkish Philanthropy Funds, Turkey Mozaik Foundation ve Sivil Toplum için Destek Vakfı tarafından da destekleniyor.

Antakya Çevre Koruma Derneği Başkanı Nilgün Karasu, Hidrolog ve Şehir Plancı Sera Tolgay, Kent Antropoloğu ve Film Yönetmeni Aysim Türkmen, Dünya Mirası Adalar Ekoloji ve Kültür Derneği Başkanı Derya Tolgay tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi;

''6 Şubat depreminin ardından yaşanan büyük yıkım hepimize şunu net biçimde gösterdi: Afetler kaçınılmaz olabilir; ancak yıkımın boyutu plansızlıktan kaynaklanır. Deprem değil, plansızlık öldürür.

Tam da bu gerçekten hareketle, Türkiye’de bir ilke imza atıldı. Bilimin ve yerelin rehberliğinde, sivil bir girişim tarafından hazırlanan Asi Çevre Vizyon Planı, güvenli, adil ve doğayla uyumlu bir yaşamı yeniden inşa etmenin yolunu ortaya koyuyor. Bu plan yalnızca yolları ve yapıları değil, yaşanabilir bir hayatı yeniden inşa etmeyi hedefleyen bir başlangıçtır. Bilim insanları, yerel halk, hukukçular ve sivil toplum kuruluşları ile birlikte; haritalar, çevresel analizler ve ekolojik
hassasiyet temelinde hazırlanmıştır.

Asi Çevre Vizyon Planı, tamamlanmış bir belge değil; tıpkı doğa gibi yaşayan, gelişen ve dönüşen bir yapıya sahiptir. İklim krizine ve olası afetlere karşı sürekli yenilenerek uyum sağlamayı hedefleyen bu plan, doğanın döngüsüne eşlik eden bütüncül bir vizyon sunar.

Asi Nehri Havzası’nın doğal mirasını koruyarak yeniden yapılanmayı mümkün kılan bu kapsamlı çalışma, hem Türkiye’de hem dünyada örnek oluşturabilecek niteliktedir.'' denildi.

Antakya Çevre Koruma Derneği Başkanı Nilgün Karasu; “34 yıllık aktif olarak çevre mücadeleleri veren bir derneğiz ve bu süreç içerisinde bize çok görev düştü. Asrın felaketini yaşadık ama bunun yanında asrın ekolojik yıkımını da yaşadık. Depremde büyük yıkım oldu, şehir kurulurken mutlaka bir çevre vizyon planına ihtiyaç var. Bu sivil çevre vizyon planı bir ilk olarak Türkiye'de örnek olacak.”

Hidrolog ve Şehir Plancısı Sera Tolgay; “Depremler bize hatırlatıyor: Suyun değdiği yerler, yapılaşmadan çok korunması gereken, doğaya geri bırakmamız gereken yerlerdir. Nehir yatakları, sulak alanlar ve sucul ekosistemler, zeminin en kırılgan ve yapılaşmanın en elverişsiz olduğu alanlardır; ama aynı zamanda
biyoçeşitliliğin de en zengin olduğu yaşam alanlarıdır. Bu topraklar yalnızca insanlar için değil; gökyüzünde süzülen göçmen kuşlar, kumlarında açan
narin kum zambakları, dağlarında özgürce dolaşan ceylanlar (Gazella gazella), denizinde yuva yapan yeşil deniz kaplumbağaları (Chelonia mydas) ve Asi nehrinin kollarında yaşayan nesli tükenmekte olan sarı benekli kaplumbağalar (Emys orbicularis) için de bir evdir.” Asi Havzası için bu yol haritasına ihtiyacımız var—depremden sonra havası solunabilir, suyu içilebilir, toprakları verimli, canlıları ile bir arada yaşayan, afetlere karşı dirençli bir Asi hayal ediyoruz.”

Kent Antropoloğu ve Film Yönetmeni Aysim Türkmen; “Asi Nehri Havzası, Akdeniz ile Ortadoğu iklim ve kültürlerinin birbirine değdiği eşsiz bir alan. Ancak nehir ve etrafındaki zengin birikimlere sırt çevrilmiş adeta. Dünya tarihinde çok önemli yer tutan bu havza gözlerden uzakta kalmış bir halde yaşam savaşı veriyor. Depremden bile daha acımasız tehditlerle karşı karşıya. 150 tane taş ocağı havzada yaşamaya çalışan insan, zeytin ağacı, inek, balık demeden, binlerce çeşit varlığa tozdan göz açtırmıyor. Zeytinlikler buldozerlerle sökülüyor. Deniz kaplumbağalarının yuvaladığı kumsallarda parklar, ışıklı gezi yolları yapılıyor. Göçmen kuşların dinlenme alanlarında yollar açılıyor, soyları tükenmekte olan kuş türleri avlanılıyor. Asi Çevre Vizyon Planı, bu eşsiz coğrafyada devam eden ama fark edilmeyen yaşam savaşına “lütfen bakın” diyor. “Hala geri döndürebilecek fırsatları kaçırmayalım” diyor. Birlikte yola çıkıp
Vizyon Planı’nı Çevre Planı’na ve planları herkesin sahiplendiği Çevre Politikaları’na çevirmeye çağırıyor.

Dünya Mirası Adalar Ekoloji ve Kültür Derneği Başkanı Derya Tolgay; “Asi boyunca tanık olduklarım bana bir kez daha gösterdi ki insanlar sadece hayatta kalmak değil, yaşadıkları yere dair söz sahibi olmak istiyor. Asi Çevre Vizyon Planını ben bir İstanbullu olarak, İstanbul’a da taşımak, Hatay ve İstanbul’un ortak kırılganlıkları kadar ortak iyileşme gücünü de anlatılmasını, deneyimlerin paylaşılmasını isterim. Bu çalışma ancak kamu otoritesinin de sivil toplumla el ele vermesiyle gerçek dönüşümlere ulaşabilir.”

Çevre vizyon planı nedir, neden önemlidir?

Çevre Vizyon Planı, toprağın, suyun, havanın, canlıların ve insanların bir arada, uyum içinde
yaşayabileceği bir geleceği planlamak; doğayı koruyarak yeniden başlamak için bir yol
haritasıdır.

Bağımsız sivil inisiyatifler tarafından hazırlanan bu kılavuz, doğanın hakları ile insanın
ihtiyaçlarını birleştirerek; doğal kaynakları korurken sağlıklı yerleşimler kurmamıza, felaketlere

karşı daha dirençli toplumlar oluşturmamıza yardımcı olacak hedefler, politikalar ve projeler
önermektedir.

Nasıl ki Asi Nehri yaşayan bir varlıksa, Çevre Vizyon Planı da yaşayan bir belgedir.

Çevre Vizyon Planı’nın Çevre Düzen Planı’ndan farkı nedir?

Çevre Vizyon Planı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından mevzuat gereği hazırlanan
1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planları’ndan farklı olarak, bir teknik ve imar odaklı planın
ötesinde stratejik, katılımcı ve bütüncül bir yaklaşımla hazırlanmıştır. Bu plan yaşayan bir
belge olarak sivil bir bakış açısını esas alır. “Hangi bölgeler korunmalı? Yapılaşma nerelerde
olmalı veya olmamalı?” gibi temel sorular üzerinden şekillenen plan; doğayla uyumlu yaşam
biçimlerini, ekosistemleri, sosyal adaleti ve afet direncini birlikte düşünür.
Asi Nehri Havzası, Samandağ kıyıları ve deprem bölgesinde doğayı koruyarak afetlere
dayanıklı bir gelecek inşa etme amacıyla bir sivil girişim oluşturulmuştur.
Antakya Çevre Koruma Derneği öncülüğünde; Dünya Mirası Adalar Ekoloji ve Kültür
Derneği ve ASIST (Asi - İstanbul Sivil Toplum İnisiyatifi) ortaklığında hayata geçirilen bu
girişim, şu kurumlar tarafından desteklenmiştir:
Turquoise Coast Environment Fund–Turkey, Conservation Collective, Turkish
Philanthropy Funds, Turkey Mozaik Foundation ve Sivil Toplum için Destek Vakfı.

Çalışma Beş Başlık Altında Gerçekleştirilmiştir:

1. Taş Ocakları
Sadece inşaat faaliyetleri değil, bu inşaatlara hammadde sağlayan taş ocakları da bölgeyi ciddi
şekilde olumsuz etkilemektedir. Deprem öncesi sayısı 22 olan taş ocağı, kısa sürede 150’yi
aşmıştır. Patlatma yöntemiyle çalışan bu ocaklar, doğal dengeyi, su yollarını ve mağara
sistemlerini bozmakta; yoğun toz salınımı ise bölgede solunum yolu hastalıklarında artışa neden
olmaktadır. Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) süreçlerinin yetersiz uygulanması bu
faaliyetlerin denetlenmesini zorlaştırmaktadır. Bu nedenle:
● Taş ocakları, su kaynakları, tarım alanları ve yerleşimlerden uzaklaştırılmalı,
● Kümülatif etkiler dikkate alınarak mevzuatta düzenlemeler yapılmalı,
● Bağımsız denetim mekanizmaları oluşturulmalı,
● Yeşil tampon bölgeler planlamaya entegre edilmeli,
● Ve kamuoyu farkındalık çalışmaları ile bilinçlendirilmelidir.

2. Asi Nehri
Asi Nehri, tarih boyunca bölgenin ekolojik ve ekonomik yaşamının temel kaynağı olmuştur.
Ancak bugün, aşırı su kullanımı, yeraltı su seviyelerinin düşmesi ve artan kirlilik nedeniyle ciddi
bir tehdit altındadır. Sanayi ve tarım atıkları, evsel kirlilik ve madencilik faaliyetleri sonucu; ağır
metaller, pestisitler ve diğer zararlı maddeler hem sucul ekosisteme hem de insan sağlığına
zarar vermektedir. Nehrin sürdürülebilir yönetimi için:

● Kirlilik kaynakları belirlenmeli,
● Su kalitesi düzenli olarak izlenmeli,
● Arıtma kapasitesi artırılmalı,
● Doğa temelli çözümlerle ekolojik denge sağlanmalı,
● Ve Asi Nehri, Antakya’nın yeşil kalbi olarak bir şehir parkı niteliğinde restore edilmelidir.

3. Tarım Arazileri ve Zeytinlik Alanlar
Tarım alanlarının imara açılması, zeytinliklerin tahribi ve geleneksel üretimin kaybı; bölgenin
gıda güvenliğini, ekolojik dengesini ve biyoçeşitliliğini tehdit etmektedir. Yanlış yer seçimi
nedeniyle verimli tarım toprakları ve zeytinlikler, inşaat baskısı altında kalmıştır. Bu durum hem
tarımsal üretimi hem de doğal yaşamı riske atmaktadır. Çözüm olarak:
● Mevcut yasalar ve çevre düzen planları etkin biçimde uygulanmalı,
● Tarım dışı kullanımlara karşı denetimler artırılmalı,
● Ekolojik tarım ve küçük üreticiler desteklenmeli,
● Yerel tohum, doğal gübre ve sosyal güvence mekanizmaları sağlanmalı,
● Gençlerin tarıma katılımı eğitim, hibe ve uygulamalı projelerle teşvik edilmeli,
● Kooperatifleşme ile pazara erişim kolaylaştırılmalı ve kırsal kalkınma desteklenmelidir.

4. Milleyha Sulak Alanı
Bölgedeki sulak alanlar, kıtalararası kuş göç yolları üzerinde kritik durak noktalarıdır. Milleyha,
taşkınları yavaşlatan, suyu süzen ve binlerce canlıya yaşam sağlayan bir doğal vaha
niteliğindedir. Ancak insan baskısı ve özellikle deprem sonrası moloz dökümleri, alanı ciddi
şekilde tehdit etmektedir.

Koruma için:
● Kapsamlı bir yönetim planı hazırlanmalı,
● Biyoçeşitlilik ve su kalitesi en az bir yıl süreyle bilimsel olarak izlenmeli,
● Finansal destek mekanizmaları geliştirilerek koruma çalışmaları sürdürülebilir hale
getirilmelidir.
Kaçak avcılık ve insan baskısı azaltılmalı;
● Farkındalık programları,
● Gönüllü koruma girişimleri,
● Doğa tabanlı eğitimler ve
● Ekoturizm faaliyetleri ile bölgenin biyolojik zenginliği korunmalı ve tanıtılmalıdır.

5. Samandağ Sahil Şeridi
Akdeniz’in en uzun doğal plajlarından biri olan Samandağ kıyıları, nesli tehlike altında olan
Chelonia mydas deniz kaplumbağalarının yuvalama alanıdır. Aynı zamanda korunması
gereken kum zambaklarının yaşam alanı ve yerel halk için de değerli bir doğal mekândır.

Ancak kıyı kenar çizgisinin ihlali, kontrolsüz yapılaşma ve habitat tahribatı, bu eşsiz ekosistemi
her geçen gün geri dönüşsüz şekilde değiştirmektedir.

Alınması gereken önlemler:
● Kıyı alanı Deniz Koruma Alanı ilan edilmeli,
● Yeni yapılaşmalar durdurulmalı, mevcut yapılarla ilgili rehabilitasyon çalışmaları
yapılmalı,
● Doğal habitatlar onarılmalı ve ekolojik koridorlarla birbirine bağlanmalı,
● İklim değişikliğine uyumlu yönetim planları geliştirilmelidir.
Tüm bu süreçlerde yerel halkın bilgi ve deneyimi sürece entegre edilmeli; ortak yönetim
mekanizmaları oluşturulmalı ve doğa koruma kültürü desteklenmelidir.

Anasayfa Reklam Alanı 1 728x90

0 Yorum

Henüz Yorum Yapılmamıştır.! İlk Yorum Yapan Siz Olun

Yorum Gönder

Lütfen tüm alanları doldurunuz!

Reklam

kadınes bazaar

Yazarlarımız

Eskişehir Nöbetçi Eczaneler

Anket

Sidebar Alt Kısım İkili Reklam Alanından İlki 150x150
Sidebar Alt Kısım İkili Reklam Alanından İlki 150x150

E-Bülten Aboneliği