Büyük Bir Tehlike, Daha Büyük Bir Tehdit Bizi Bekliyor!

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Çankırı'da kuraklıktan etkilenen arpa ve buğday tarlalarında yaptığı incelemelerinin ardından bir basın açıklaması yaptı.

TZOB Başkanı Bayraktar yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi;

"Özellikle çok ciddi bir tehlikeye işaret etmek istiyorum. Buradan bu tehlikeyi seslendirmek, dile getirmek ve kamuoyunun bu manada dikkatini çekmek istiyorum. Don felaketi 65 ilimizi etkiledi. Bu illeri geziyorum, 34 ili bitirdim bugün 35. ilimizdeyim. Bahçelerde bu zararları yerinde görme imkanı buldum. Bir çok üründe yüzde yüze varan oranda zarar var.

Ama ben burdan bir tehlikeye işaret etmek istiyorum, daha büyük bir tehlike, daha büyük bir tehdit bizi bekliyor. Türkiye kuraklık tehdidi ile karşı karşıya. Bunu gözardı edemeyiz. Yapılan çalışmalara göre önümüzdeki yıllarda Türkiye su fakiri bir ülke olacak. Bugün 1300 metreküp olan kişi başı su tüketim miktarı 2030'dan sonra yapılan çalışmalara göre 1000 metreküpün altına düşecek. Bunun tedbirlerini şimdiden almak zorundayız. Bu sadece tarımsal üretimi değil tarımda üretim yapan çiftçilerimizi değil ülkede yaşayan bütün insanlarımızı etkileyecek bir afet.

Suyun yüzde 77 sini tarımda kullandığımıza göre özellikle en büyük tedbiri tarım sektöründe almak zorundayız. Bugün üzülerek ifade ediyorum su zengini bir ülke olmamamıza rağmen hala vahşi sulama yapılan yerler, bölgeler var. Hızlı bir şekilde tarımsal alanlarda basınçlı sulama sistemine geçmemiz gerekiyor. Basınçlı sulama sistemine geçmeyen çiftçimiz kalmamalı. Bunun dışında sulama yatırımlarını bitirmek zorundayız. Barajlarımızı kanallarla beraber bitirmek zorundayız. Çiftçimizi cazibe suya kavuşturmak zorundayız. Bugün cazibe suya kavuşamayan çiftçilerimiz bu suya ulaşamayınca yeraltı sularına başvurmaya başladılar. Ama yeraltı sularını bitirdik. Yeraltından maliyetle su çıkartıyoruz. Bunun çiftçilerimize ciddi bir maliyeti var. Yeraltı kaynaklarımızı kurutmaya başladık. Bunu görüyoruz, yer yer bazı illerimizde obruklar oluşmaya başladı. Muhakkak suretle çiftçimizi cazibe suya kavuşturmamız lazım. Sulama randımanı yüzde 52'lerde. Yani bu ne demek suyu kaynağından tarlaya ulaştırana kadar yarısını kaybediyoruz. Türkiye'nin buna tahammülü yok. Türkiye buna tahammül edemez, dayanamaz. Kanallarımızı kapalı hale getirmemiz lazım, sulama randımanını hızlı bir şekilde arttırmamız lazım. Bu tedbirleri bugünden almazsak su fakiri ülke olduğumuzda bu tarımsal üretimi daha fazla etkileyecek ve fevkalade olumsuz etkileyecek. Sadece tarımla iştigal eden çiftçilerimiz değil, bu ülkede çiftçilerimizin ürettiği gıda ürünleri ile beslenen, gıda güvenliğini sağlayan vatandaşlarımızda insanlarımızda bundan olumsuz etkilenir.

Türkiye'nin bir çok bölgesinde bugün gözardı ediyoruz, belki farkında değiliz. Kuraklık bugün Çankırı'da gördüğümüz gibi hububat üretiminde kaliteyi ve verimliliği olumsuz etkiliyor.

Bugün burada özellikle şunu söylemek istiyorum. Bölgeleri dolaştıktan sonra Ankara'ya geldim, 15 günde iki defa Cumhurbaşkanımızla bir araya geldim. Maliye Bakanımızla görüştüm, Çalışma Bakanımızla görüştüm, Tarım ve Orman Bakanımızla görüştüm. Sahada gördüğüm hadiseyi, sahada gördüğüm sıkıntıları kendilerine intikal ettirdim, kendilerine arz ettim. Çiftçilerimiz için kendilerinden yardım talep ettim.

Don felaketi ile alakalı talepte bulunduğumuz istediğimiz yardımları, çiftçilerimiz için kuraklık içinde istiyoruz. Gerek Çankırı'da gerek Türkiye'nin değişik illerinde kuraklıktan zarar gören üreticilerimize de yardım yapılmalı ve bunların borçları ertelenmeli, çiftçi borçları ertelenmelidir." dedi.