Hasat Öncesi Hububat Kongresi Sonuç Bildirgesi Açıklandı
Ulusal Hububat Konseyi tarafından düzenlenen "2025 Hasat Öncesi Hububat Kongresi" Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı'nın katılımıyla gerçekleşti.
Ulusal Hububat Konseyi tarafından düzenlenen "2025 Hasat Öncesi Hububat Kongresi" Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı'nın katılımıyla 26 Mayıs 2025 tarihinde Tarım ve Orman Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, Toprak Mahsulleri Ofisi, Kızıltepe Ticaret Borsası, Mardin Ticaret ve Sanayi Odası, Mardin Organize Sanayi Bölgesi, Kızıltepe Ticaret ve Sanayi Odası, Nusaybin Ticaret Borsası ve Dicle Un Sanayicileri Derneği’nin katkılarıyla gerçekleştirildi.
Kongre, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı'nın açılış konuşması ile başlarken Bakan Yumaklı üretim planlaması, sözleşmeli üretim, tarım arazilerinin etkin kullanımı, üretimin kayıt altına alınması ve yeni destekleme modeli ile ilgili düzenleme ve uygulamalardan bahsederek bunların hayata geçtiği son bir yıldaki gelişmeleri aktardı.
Bakan Yumaklı konuşmasında, TARSİM kapsamında tarım sigortası ve gelir kaybı sigortasında yüksek devlet katkıları ve iklim değişikliği kaynaklı sorunlar nedeni ile sigorta yaptırmanın önemi üzerinde dururken, Türkiye Tarım Sektörünün durumu, son 20 yılda bitkisel üretim ve özellikle tahıl üretimindeki gelişmeler, tarımsal GSH ve tarımsal dış ticarette rekor düzey hakkında bilgi verip, GAP yatırımlarının önemi ve hızla tamamlanması vurgusu yanında TMO’nun alım politikaları ve yeni sezona hazırlık ile ilgili ayrıntılı değerlendirmelerde bulundu.
Kongrenin açılış bölümünde sırasıyla; UHK
Yönetim Kurulu Başkanı Özkan Taşpınar, Kızıltepe Ticaret Borsası Başkanı Mehmet
Şahin, Mardin Milletvekili Muhammed Adak, Mardin Milletvekili ve TBMM Tarım, Orman
ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Faruk Kılıç, Mardin Valisi Tuncay Akkoyun'da birer
konuşma yaptı.
Açılış konuşmalarının ardından Bakan Yumaklı ve beraberindekiler Kongreye stantları ile katılan firmaları ziyaret ederek, sektörel diyaloglarda bulundu. Kongreye TMO Genel Müdürü Ahmet
Güldal, BÜGEM Genel Müdürü Uğur Erdem, Tarım Reformu Genel Müdürü ve TARSİM YK
Başkanı Dr. Osman Yıldız, Kızıltepe Ticaret Borsası, Mardin Ticaret ve Sanayi Odası, Mardin
Organize Sanayi Bölgesi, Kızıltepe Ticaret ve Sanayi Odası, Nusaybin Ticaret Borsası Yönetim
Kurulu ve Meclisi Üyeleri ile Dicle Un Sanayicileri Deneği Üyeleri, UHK Yönetim Kurulu Üyeleri,
Ülkenin dört bir yanından sektör temsilcileri olmak üzere 400’ün üzerinde kişi katılım
sağladı.
Kongrede 4 oturum halinde, 16 bildiri sunulurken, ilgili sektörün tamamının temsili ile gerçekleştirildi. Kongrede konuşmacılar ve sektör temsilcileri sahaları ile ilgili tespitler yanında sorunlar ve çözüm önerilerini de dile getirirken katılımcılar ile değerlendirmelerde bulundu. Özellikle Sektör Analizleri, Hububat ve Mamullerinde Yenilikçi Yaklaşımlar, Tarım Sigortası ve Tarımsal Finansman bu kongreyi farklı kılan özgün yönler olarak belirtildi.
TESPİTLER
1. Kongrede dünyada yaygınlaşan salgınlar, savaşlar ve artan kırılganlıklar ve kutuplaşmalar, ticaret
rotalarında yoğunlaşan sorunlar ile iklim değişikliğinin etkisiyle artan afetlerin tarımın stratejik
bir sektör olduğu yargısının dünyada ve ülkede daha güçlü olarak dile getirildiği ve kabul
gördüğü hususu ortak ses halinde dile getirildi.
2. Ülkede tarım sektörünün son 20 yılda özellikle de son yıllarda gücünü tedrici olarak artırdığı
değerlendirildi. Sektörün 2024 yılında yaklaşık 74 milyar dolarlık tarımsal hasıla ile
Avrupa’da 1.sırada, dünyada ilk 10 ülke arasına yer alması da bunun önemli göstergesi olarak
belirtildi. Kendine yeterliliğin tüm dünyada kabul edilen ölçütünün dış ticaret fazlası olduğu,
Ülkenin de 32,9 milyar tarımsal ihracat ve yaklaşık 10 milyar dolar dış ticaret fazlası vererek (%150 ihracatın ithalatı karşılama oranı) tarımda kendine yeter ülke olduğu tespitinin altı çizildi.
3. Bitkisel üretimde 2023 ve 2024 yıllarında sırasıyla 138,6 ve 137 milyon tonluk üretim ile tüm
zamanların rekorunun kırıldığı tespiti yapıldı. Bitkisel üretimin en büyük grubu olan Tahıl
üretiminin ise 2023 ve 2024 yıllarında sırasıyla 42,2 ve 39 milyon tona yükseldiği, dış ticaretinin
gelişme gösterdiği ve fazla verdiği vurgusu ile bu gelişmelerde uygulanan politikalar, üretilen
bilgi ve teknolojiler, teknik hizmetler, özel sektör, üretici örgütleri ve çiftçilerin etken
olduğunun altı çizildi
4. Ülkede ilk defa üretim planlamasına 2024 yılının Eylül ayından itibaren aralarında buğday ve
mısırın da olduğu 13 stratejik ürün ve bir ürün grubunda geçildiği, ayrıca desteklerin
basitleştirilip, üretim planlaması ile ilişkilendirildiği, atıl tarım arazilerin üretimde yer alması,
üretimin kayıt altına alınması ve bu kapsamdaki diğer düzenlemelerin son derece önemli olduğu
vurgusu yapıldı.
5. İklim değişikliğinin de etkisi ile giderek sıklığını ve şiddetini artıran afetlerin tarım sigortasını
daha da önemli hale getirdiği, TARSİM üzerinden yapılan sigortalarda devlet desteğinin %70’lere
vardığını, sigorta maliyetinin hububatta dekara 65 TL gibi düşük düzeyde olduğu belirtildi.
Buğday ve arpada uygulanan gelir koruma sigortasının da dikkate alınarak TARSİM sigortası
yaptırmanın zarureti dile getirildi.
6. Ülkenin konumunun önemli tahıl üretim ve ticaret merkezi olan Karadeniz’e yakınlığı kaynaklı
lojistik avantajlar da eklenince, uygun hammadde temin edip, işleyip mamul olarak ihraç etme
potansiyeli artırdığı, dahilde işleme kapsamında hammadde ithal edip, mamul olarak satışının
ticaretin genel kuralı olduğu vurgulandı. Bu uygulamayı klasik ithalat olarak görüp, her
platformda Türkiye buğday ithal ediyor söylemlerinin, tahıl ve tahıla dayalı ürünlerde dış ticaret
fazlası veren bu ürün grubu için ticaretin kuralları ve gerçeklerle uyuşmadığı tekraren
belirtildi.
7. Stratejik buğday ürününün ekim alanının giderek artmakta olduğunun (6,8 milyon hektardan, son
üç yılda 7,6 milyon hektara yükseldiği) önemine değinildi ve bu artış trendinin devamının
gerekliliğine vurgu yapıldı. Ülkede makarnalık buğday ekilişinde azalış, ekmeklik buğday
ekilişinde artma olacağı öngörüldü.
8. TMO’nun 2023 ve 2024 üretim sezonlarında rekor denilecek düzeylerde alımlar yaptığı ve yeni
üretim sezonuna olabilecek üretim düşüşünden etkiyi ortadan kaldıracak ve piyasa düzenleme
görevini etkin bir şekilde yürütecek tahıl stokları ile girmesinin memnuniyeti ve gıda güvencesi
ve arz güvenliği açısından önemi dile getirildi. TMO alımlarında ortalama protein
oranlarının stabil bir seviye yakaladığı (%12,5-12,7) ve Borsa alımlarına paralel seyir takip ettiği,
süne tahribatlı tane oranının da düşük düzeyde (%1,3) ve Borsa alımları ile aynı düzeyde olduğu,
kalitede belirli bir seviyenin tutturulduğu ifade edildi. TMO’nun depolamada; çelik silolar,
mekanize ufki depolar, yarı mekanik depolar, çelik hangarlar, modern açık depolama üniteleri,
tahıl torbalama sistemleri, polietilenli açık yığınlardan yararlandığı, fire oranlarının kabul
edilebilir sınırların altında olduğu ve yapılan spekülasyonların bilimsel gerçeklerden uzak olduğu
vurgusu yapıldı.
9. Buğday açısından bu üretim yılının iklim parametreleri yönüyle değişkenlik gösterdiği, kurak bir sonbahar, düşük yağışlı bir kışın ardından oldukça kurak bir Mart ile son 65 yılın en kurak yılının
gerçekleştiği, buna karşılık Nisan ayının ilk yarısının geçen yılların ve uzun yılların oldukça
üzerinde yağış aldığı tespiti yapıldı. Sıcaklıkların ise Sonbahar ve Kışta uzun yıllar düzeyinde,
Mart’ın daha sıcak ve Nisan’ın ilk yarısının ise serin geçtiği bildirildi. Özellikle Nisan 10-12’si arasında yer yer -15 dereceyi bulan düşük sıcaklıkların buğdaylarda lokal zararlara sebep
olduğu, bu zararların özellikle İç Anadolu ve Geçit Bölgelerinde erken ekimlerde, gereksiz ve
aşırı sulama yapılan ve bölgeye adapte olmamış çeşitlerin ekilmesi sonucu aşırı gelişmenin
olduğu tarlalarda daha fazla olduğunun altı çizildi. Yağış miktarı ve dağılımının bölgelere göre
değişkenlik gösterdiği, en dezavantajlı bölgelerin sırasıyla Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu ve
Akdeniz Bölgeleri, en iyi yağış alan bölgenin ise Karadeniz olduğu tespiti yapılarak, buğday
rekoltesinin uzun yıllara göre (20 milyon ton) %6,75 azalarak 18,650 milyon ton olacağı
öngörüsünde bulunuldu.
10. Karadeniz’in tahıl stratejisi bölgesel değil küresel dengeleri de etkileyen bir öneme sahip.
Karadeniz tahıl üretimi ve ihracatında stratejik konumda, Türkiye ise diplomatik ve lojistik
yönüyle kritik aktör. Küresel ısınma ve iklim değişikliğinin Karadeniz havzasını daha önemli
hale getirdiği, bu bölgelerde verimlilik düzeyinin arttığı ve sürdürülebilir tarımın kuzeye
kaymakta olduğu değerlendirmesi yapıldı.
11. Dünya buğday üretiminin 800 milyon tonu aşması, Rusya Federasyonu’nda olumsuz iklim
koşulları sebebiyle üretimin azalması, Ukrayna’da artması bekleniyor. Karadeniz’de
buğday, arpa ve mısır fiyatları artış eğiliminde. Buğdayın 255-260 dolar/ton, arpa ve mısırın
235-240 dolar/ton’dan alıcı bulduğu bildirildi.
12. Türkiye’nin son 10 yıldır dünya un ihracatında ilk sıradaki yerini koruduğu ve un ihracatının 3
milyon ton düzeyinde olduğu, 195 ülkeye ihracat yapıldığı üzerinde durulurken, 2023 yılında 32,3
milyon tona ulaşan işleme kapasitesinin, 2024’te 28,4 milyon tona gerilediği, 2025’te de
daralmanın devam edileceği bildirildi. Sektördeki daralmanın, global ve ulusal bazdaki
ekonomik ve mali daralmalar ile uygulanan dış ticaret tedbirlerinin rol oynadığı ve fabrika
kapanmaların söz konusu olduğu üzerinde duruldu. Un ihracatı 2023 yılında 3,6 milyon ton
ile tüm zamanların rekorunu kırarken, bu değerin 2024 yılında 3 milyon ton sınırına geri döndüğü,
un ihracatını artırmada zorlanılan bir süreç yaşandığı değerlendirildi. Un ihracatında ilk 5
ülkenin; Irak, Suriye, Somali, Cibuti ve Venezuela olduğu, şartların normalleşmesine paralel
olarak Suriye pazarındaki artışın kayda değer olduğu, Rusya’nın un ihracatında artan
performansının dikkatle izlenmesi gerektiği belirtildi.
13. Ülkede makarna sektöründe faaliyet gösteren 25 fabrika bulunduğu, kurulu kapasitenin 3
milyon ton olduğu, makarna üretiminin tedrici olarak artarak 2024 yılında 2,1 milyon tona
ulaştığı, makarna üretim kapasitesinin ise 3,3 milyon ton olduğu belirtildi. Sektörün ihtiyacı
olan makarnalık buğdayın ülke içerisinden karşılandığı, makarna ihracatında ABD ile İtalya’dan
sonra ikinciliği paylaştığı, Türkiye makarna ihracatında birim fiyatın ton başına 628 dolar iken,
İtalya’nın 1586 dolar olduğu, 2024 yılında makarna ihracatının miktar ve değer olarak (1,448
milyon ton ve 933 milyon dolar) arttığı, ihracat birim fiyatının ise azaldığı tespitleri yapıldı.
14. Türkiye karma yem üretiminin 2009 yılından itibaren geometrik artış göstererek 2024 yılında 23,9
milyon tona ulaştığı, bu artışta en büyük payı büyükbaş ve küçükbaş hayvan yeminin aldığı, bunu
kanatlı yemlerin izlediği, hammadde ithalatı yapan bir sektör olduğu ve ithalat oranının son
yıllarda %51-54 düzeyinde yatay seyrettiği, en çok ithalatın soya ve küspesi ile mısır ve
ürünlerinde olduğu tespiti yapıldı.
15. Hazır yemek sektörünün pandemi ile başlayan süreç ve sonrasında global olarak hızla geliştiği,
ülkede de paralel gelişmelerin olduğu belirtildi. Hazır yemek sektöründe tahılların; dolgu
malzemesi/lezzet verici, besin kaynağı, kıvam artırıcı, alternatif ürün inovasyonu amaçlı önemli
kullanım alanı bulduğu vurgusu yapıldı. Yeni gıda trendleri olarak, sağlıklı ve lezzetli ürünlere
ilgi, proteince zengin ürünler, fonksiyonel gıdalar, bitki bazlı beslenme, lokal ve global tatların ön plana çıktığı bilgisi paylaşıldı. Dünya genelinde her yıl yüz binin üzerinde, ülkede
binlerce tahıl içeren yeni ürün lansmanı yapıldığı; bunların kahvaltılık gevrekler, hazır yemekler,
pastacılık ürünleri ve bebek mamaları olduğu ortaya konuldu.
16. Furfuralın aralarında mısır koçanı, buğday sap ve samanı, çeltik ve yulaf kavuzları gibi tarımsal
atıkların da bulunduğu, çok sayıda bitkisel ürün ve atıklarından elde edilen değerli bir sanayi
ürünü olduğu ve ülkenin ihtiyaçlarının ithalatla karşılandığı, dünya ticaret dış değerinin giderek
arttığı bildirildi. Furfuralın; endüstriyel üretim prosesleri, yeni teknolojiler ve gelişmeler,
kullanım alanları, tarımda kullanımı, pazar analizi ve ekonomik değeri, gelecek perspektifleri ve
araştırma gereksinimleri üzerinde ayrıntılı değerlendirmelere yer verildi.
17. Akıllı teknolojilerin hububat tarımında çok farklı kullanım alanları olduğu; uydu destekli
otomatik dümenleme, bölüm kontrolü ve değişken oranlı gübre ve ilaç dağıtımı, drone kullanımı,
biçerdöverlerle verim haritalama, tarım robotları gibi değişik uygulamaların mevcut olduğu, iş
gücü ihtiyacını azaltma, girdi kullanımını düşürme, verimliliği artırma, çevreyi koruma gibi
faydaları ile ülkede giderek kullanımlarının yaygınlaştığı bildirildi. KTO Karatay
Üniversitesi Akıllı Teknolojiler Merkezinin (AKİTEK) İPA desteği ile kurulduğu, mevcut
makinaları akıllı teknolojilerle buluşturulduğu ya da yeni akıllı makinaların tasarlandığı, farklı
testlerin yapıldığı ülkede tek merkez olduğu, tarım makineleri sektörü ile çok sayıda proje
yapıldığı ve yenilerinin yürütülmekte olduğu örnekleriyle ortaya konuldu.
18. Ülkede fiili lisanslı depo kapasitesinin 12,243 milyon tona ulaştığı, TÜRİB’in faaliyete
geçişinden buyana 270 milyar TL işlem hacmi, 49 milyon ton işlem miktarı ve 1,278 milyon adet
ELÜS alım satım işlemi gerçekleştirdiği beyan edildi. 13 Ocak 2025’ten itibaren ELÜS
piyasasında aracılı sisteme geçildiği, TURİB Vadeli İşlem Borsasının Ocak 2026’da faaliyete
geçeceği, TÜRİB Teverrük piyasası ile ilgili GİB ve KGK ile görüşmelerin devam ettiği ortaya
konuldu. Ürün İhtisas Borsacılığında TÜRİS ve aracılı yapıya geçişin yeni dönemin
gelişmeleri olduğu ve ayrıca yapay zekâ destekli piyasa gözetiminin de önemli yenilik olduğu
vurgulandı.
19. Kırsalda sanayileşme sonucu, şehirlere akımın gerçekleştiği ve bunun sonucunda nüfus azalması
ve yaş ortalamasının artmasına paralel olarak iş gücü sıkıntısı yaşandığı ortaya konularak,
çözümün akıllı teknolojiler, dijitalleşme ve otomasyondan geçtiğini, bu sistemler için de tarım
alanında eğitimli insan kaynağına ihtiyaç duyulduğu dile getirildi. İnsan kaynağı olarak
genç/kadın/eğitimli insan üçlüsü üzerinde durularak, bu üç kavramın birlikte değerlendirilmesi
üzerinde durulurken, yaşam koşullarının, sosyal ve kültürel donatıların ve diğer alt yapının
geliştirilmesinin bu vasıftaki insanları kırsalda tutmak için şart olduğu, uygulanan hibe, destek ve
kredi programlarında önceliklendirme, indirim ve desteklerdeki pozitif yaklaşımın
güçlendirilmesi gerektiği vurgulandı. Eğitimle ilgili uygulama önerileri, iş kurma ve sosyal
güvenlikle ilgili talepler, akıllı teknoloji yaklaşımları gibi farklı değerlendirmelerde bulunulurken
tarımın geleceğinin genç/kadın/tarımsal eğitimli insan kaynağından geçtiği üzerinde tekraren
duruldu.
ÖNERİ ve TALEPLER
1. Karadeniz Bölge Ülkelerini kapsayan “Karadeniz Gıda Güvenliği Zirvesi” düzenlenmesi ve
Türkiye’nin bu zirveye liderlik yapması önerildi.
2. Küresel ısınma ve iklim değişikliğinin Karadeniz havzasını daha önemli hale getirmekte olduğu,
verimlilik düzeyinin arttığı ve sürdürülebilir tarım imkanının giderek kuzeye doğru kaydığı
gerçeğinden hareketle, özel sektörün başta bu ülkeler olmak üzere yurtdışında arazi kiralayarak arz açığı olan ürünleri üretmek veya re-export amaçlı üretim yapmak için arazi kiralamaları
konusunda ülkesel program oluşturulmasının önemi vurgulandı.
3. Stratejik öneme sahip buğdayda dünyadaki gelişmeler ve sektörel kırılganlık göz önünde
bulundurularak müdahale fiyatlarının belirlenmesinde maliyeti göz ardı edecek bir yönelime
sebebiyet verilmemesi, fark uygulamasının güncellenerek devam ettirilmesi talep edildi.
4. Hububata işleyen tüm sektörlerde yenilikçi ürün ve alternatif hammaddelerin üzerinde
çalışılmasının gerekliliği ortaya konuldu. İşleme tesislerinde rekabetçilik ve
sürdürülebilirlik için dijitalleşmeye gidilmesi tavsiye edildi.
5. TÜRİB Teverrük Piyasasının toplumsal beklentinin yüksekliği dikkate alınarak uygulamaya
alınması, TÜRİS ve Aracılı yapıya geçiş ve yapay zekâ destekli piyasa gözetiminin üzerinde
hassasiyetle durulmasının gerekliliği, lisanslı depoculuktaki kapasite artışı ve süreç ve
mevzuattaki geliştirici, iyileştirici ve yenilikçi çalışmaların devamı talep edildi.
6. Üretim planlaması ve ilişkili uygulamalar önemli görülmüş ve sürecin devamının
desteklenmesinin gerekliliği vurgusu yanında, Güneydoğu Anadolu ve Mardin ili özelinde ikinci
ürün tarımında seçeneğin bitki türü bazında kısıtlı olduğu, mısır tarımının sistematik olarak
yapıldığı, karlı bir üretim seçeneği olduğu gerçeğinden hareketle üretiminin desteklenmesine
devamı talep edildi. Bölgedeki mevcut sulama yatırımlarının hızlandırılması ve yenilerinin
programa alınması istendi.
7. Başta mısır somağı, tahıl sap ve samanı ile çeltik ve yulaf kepeği olmak üzere birçok bitkisel
artıktan üretilen ve endüstride önemli kullanım alanları bulunan Furfural ticaretinin dünyada
önemli bir ekonomik büyüklüğe ulaştığı, ülkede ise ihtiyaçlarını ithalatla karşıladığı
gerçeğinden hareket edilerek, ülkede üretim yapılaması için akademik ve endüstri
şirketlerinin iş birliklerinin artırılması önerisinde bulunuldu.
8. TMO’nun bu üretim yılına da nitelikli depoları, lisanslı depolar, kiralanan depolar ve
gerektiğinde polietilen örtülü açık depo alanları ile tahıl alımı ile ilgili hazırlıklarını yaptığı
bilgisi, önemli görülürken ve piyasa düzenleyici rolünü, özel sektörün de varlığını koruyacak
şekilde denge eksenli devam ettirmesinin gerekliliği vurgulandı.
9. Un ihracatı ve tahıla dayalı diğer ürünlerin ihracatında Kuzey Irak dışında, Merkezi Yönetimin
kontrolünde olan bölgelere yüksek vergiler ve bürokratik zorluklar nedeniyle güçlükler
yaşandığı, sorunun hükümetler nezdinde çözülmesi istenildi. Suriye ile artan un ticaretinin
dikkatle izlenmesi ve diplomatik ilişkilerde hassasiyet gösterilmesi beklentisi dile getirildi.
10. Un sektöründe 2024’te daralma olduğu, 2025’te de daralmanın devam edileceği ve bu daralmada
Global ve ulusal bazdaki ekonomik ve mali daralmalar ile uygulanan dış ticaret tedbirlerinin rol
oynadığı ve fabrika kapanmaların söz konusu olduğu gerçeğinden hareketle, DIR kapsamındaki
ihracat ile ilgili dış ticaret tedbirlerinin gözden geçirilmesi talep edildi.
11. Son yıllarda makarnalık buğdayın ihtiyacın üzerinde üretildiği, önemli miktarda ihraç edildiği
ve üretiminin azalma eğiliminde olduğunun altı çizilerek, dünyanın en kaliteli hammaddesinin
üretilen bu üründe üretimin azalmasının bu hızla devamı halinde, ihtiyacın yeniden oluşması
durumunda geri dönüşümün zor olacağı gerçeğinin göz önünde bulundurularak, İtalya’nın
yüksek ihracat birim değeri örneğinde olduğu gibi birim ihracat değeri yüksek makarna
üretilerek, yeni pazarlara yönelinmesi (Japonya gibi) gerektiği sektör tarafından güçlü bir
şekilde ortaya konuldu. Ayrıca ülkede en kaliteli makarnalık buğdayların Güneydoğu
Anadolu Bölgesinde üretilmesi sebebiyle, üretim planlaması kapsamında bu bölgede
yoğunlaşmayı sağlayacak özendirici tedbirler üzerinde durulmasının gerekliliği talep edildi. Yine Ceylanpınar Tarım İşletmesinde sadece bölgeye adaptasyonu yüksek kaliteli makarnalık
buğday çeşitlerinin tohumluk üretiminin yapılması önerildi.
12. Yem sanayisinde alternatif hammaddelerin araştırılmasının ve hammaddelerin ülke içerisinden
tedarik oranının yükseltilmesinin önemine dikkat çekildi.
13. Hazır yemek sektörünün sürekli AR-GE, inovasyon ve yenilikçilik odaklı kendisini geliştirmesi,
ülke içi ve yurtdışı tüketici taleplerinin sürekli izlenmesi ve bu verilere dayalı yeni hazır yemek
çeşitlerinin geliştirilmesinin gerekliliği vurgusu yapıldı.
14. İklim değişikliğinin tarımsal ürünlerde bu yıl gerçekleşen düşük sıcaklık zararında olduğu gibi,
tarımsal üretim üzerindeki olumsuz etkilerinin her yıl değişken olarak görülebileceği gerçeği
dikkate alınarak %70’e varan devlet katkısı ile hububat tarımında TARSİM üzerinden
sigortalanması ve köy bazlı verim sigortası ve gelir koruma sigortası yaptırmanın önemi
üzerinde duruldu.
15. İklimin gidişatıyla tarımsal uygulamaların zamanlama açısından uyumlu olması, bunun için de
akıllı teknolojilerden yararlanması tavsiye edildi. Akıllı teknolojiler konusunda uygulama ve
eğitim merkezi olacak TİGEM’e bağlı, hayvansal üretim ve bitkisel üretim yapan bir TİM’nin
belirlenerek, akıllı tarım teknolojileri ile donatılması ve akıllı tarım araştırmalarına
yoğunlaşacak TAGEM’e bağlı bir Enstitünün görevlendirilmesinin gerekliliği vurgulandı.
16. Bu yıl 10-12 Nisan’da meydana gelen ve -15 dereceleri bulan don afetinin tahıllarda etkisinin
sınırlı olmakla birlikte, erken ekim/zamansız sulama/uygun olmayan çeşit ekimi sonucu aşırı
gelişme gösteren buğdaylarda zararlanmaların olduğu gerçeğinden hareketle, üreticilere erken
ekimden aşırı sulama ve gübreleme uygulamalarından kaçınmaları, adapte olmuş çeşitleri
ekmeleri tavsiye edildi.
17. Kırsal nüfusun azalması, köylerin boşalması, gençlerin tarımdan uzaklaşması, yaş ortalamasının
yükselmesi konularına üretimde sürdürülebilirlik açısından tüm sektörün yoğunlaşmasının
gerekliliği, sorunun çözümünde akıllı teknolojilerden yararlanılmasının kaçınılmaz olduğu,
bunun için de tarımsal eğitimli/genç/kadın insan kaynağına ihtiyaç olduğu, tanımlı bu kişilerin
ve girişimcilerin daha yüksek oranda pozitif ayrımcılık ve önceliklendirilerek desteklenmesi ve
tarım eğitimi konusuna odaklanılmasının gerekliliği üzerinde önemle duruldu.
18. Tarım Bakanlığı uhdesinde faaliyet gösteren Tarım ve Orman Gençlik Konseyinin faaliyetlerinin
toplumda karşılık gördüğü, etkinliğin ülke sathına yayılması için bu yapının tarımsal potansiyeli
yüksek olan ilerde de kurulması talep edildi.
Benzer Haberler
Bağlar Sahipsiz Bırakılmamalıdır!
Karabuğday Ordu'yu Sevdi
TMO Üreticiden Buğday ve Arpa Teslim Almaya Başlıyor
İthalat Politikaları Çiftçiyi Mağdur Ediyor
Eğitimlerle Tarımsal Bilinç Artıyor
Çiftçilere 10 Bin Adet Reflektör Dağıtılacak
Eskişehir'de Domates Şenliği
Çiftçilere Damlama Sulama Sistemi Anlatıldı