Protein Açığı Derinleşiyor, Sofrada Et Yok, Bakliyat Yetersiz
CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, kuru yemeklik bakliyatta yaşanan üretim düşüşü, zirai don ve kuraklık zararı ile artan ithalat verilerini değerlendirdi.
Etin yanına yaklaşamayan milyonlarca yurttaşın, bir zamanlar dar gelirlinin en temel protein
kaynağı olan bakliyata da ulaşmakta zorlandığını belirten CHP Bursa Milletvekili Orhan
Sarıbal, “Bir zamanlar ‘Almanlar bizi kıskanıyor’ diyen iktidarın yönettiği ülkemiz, bugün
Alman medyasında ‘Ayda bir kez et yiyebilen aileler: Türkiye’de yoksulluk sessiz
derinleşiyor’ başlığıyla anılıyor. AKP döneminde toplam 6,9 milyar dolar karşılığı 9,9 milyon
ton kuru bakliyat ithal edildi, üretim 2024 yılında 1,3 milyon tona düştü. Türkiye, bugün kendi
çiftçisinin üretemediği, yurttaşının da yiyemediği bir tabloyla karşı karşıya” dedi.
CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, kuru yemeklik bakliyatta yaşanan üretim düşüşü, zirai
don ve kuraklık zararı ile artan ithalat verilerini değerlendirdi. Sarıbal, Türkiye’nin hem
tarımsal üretimde hem gelir adaletinde alarm verdiğini belirterek, “Bir zamanlar ‘Almanlar
bizi kıskanıyor’ diyen iktidarın yönettiği ülkemiz, bugün Alman medyasında ‘Ayda bir kez et
yiyebilen aileler: Türkiye’de yoksulluk sessiz derinleşiyor’ başlığıyla anılıyor” dedi. Haberde,
resmi enflasyonun yüzde 33 olarak açıklandığı, ancak gerçek enflasyonun bunun en az iki katı
olduğu vurgulanırken; Milletvekili Sarıbal, Türkiye’de kişi başı yıllık et tüketiminin 16,6
kilogram, Almanya’da ise 51,6 kilogram olduğunu hatırlattı, “Aradaki fark sadece gelir farkı
değil; adalet farkıdır, yönetim farkıdır. Asgari ücretli bir yurttaş, kirasını ve faturasını
ödemeden yalnızca maaşıyla 33 kilo kıyma alabiliyor. Bir ailenin bir ay boyunca sadece ete
ayırabileceği bütçe, ülkenin refah seviyesini anlatmaya yetiyor” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin protein açığını kapatmada en önemli ürün gruplarından biri olan kuru bakliyatta
ciddi düşüş yaşandığını belirten Sarıbal, “Toplam yemeklik bakliyat üretiminin, yüzde
42,7’sini nohut, yüzde 30,1’ini kırmızı mercimek, yüzde 20,7’sini kuru fasulye, yüzde 5,3’ünü
yeşil mercimek, kalan yüzde 1,1’ini ise diğer bakliyat oluşturmaktadır. Ekim alanları 1990-
2024 yılları arasında yüzde 57’lik gerileme ile 874 bin hektara düştü. AKP döneminde
bakliyat ekim alanlarındaki gerileme yüzde 36 oldu. 1990 yılında toplam 2 milyon ton olan
kuru bakliyat üretimi 2024 yılında yüzde 33 oranında gerileyerek 1,3 milyon tona düştü.
Türkiye, bugün kendi çiftçisinin üretemediği, yurttaşının da yiyemediği bir tabloyla karşı
karşıya” diye konuştu.
ZİRAİ DON BAKLİYATTA YÜZDE 31,1 DÜŞÜŞE NEDEN OLDU
Nisan 2025’te hava sıcaklıklarının eksi 15’lere kadar düşmesiyle ülkemizin birçok bölgesinde
zirai don olayı yaşandığını ve bitkisel üretimde büyük zarara yol açtığını kaydeden Sarıbal,
“Yaşanan zirai don diğer tüm ürünler gibi bakliyatta da yüzde 31,1 düşüşe neden olmuştur.
Önceki yıla göre üretimdeki gerileme yüzde 58,2 ile en fazla yeşil mercimekte görülmüş, onu
kırmızı mercimek yüzde 43,2 ile, nohut yüzde 29,3 ve yüzde 11,4 ile kuru fasulye izlemiştir.
Üretimdeki azalmada yaşanan aşırı sıcaklar ve kuraklık da etkili olmuştur. Ayrıca TMO’nun
alım fiyatı açıklamaması nedeniyle bakliyat ekim azanlarında daralma olduğu tahmin
edilmektedir” dedi.
23 YILDA BAKLİYAT İTHALATINA 6,9 MİLYAR DOLAR
AKP döneminde toplam 6,9 milyar dolar karşılığı 9,9 milyon ton kuru bakliyat ithal
edildiğini, son 5 yılda ithal edilen 4,2 milyon ton bakliyatın yüzde 61’inin mercimek, yüzde
31’sinin bezelye, yüzde 4’ünün nohut ve yüzde 2’sinin kuru fasulye olduğunu belirten Sarıbal,
“Üretim maliyetlerini düşürmek amacıyla mazot, gübre, ilaç ve tohum gibi temel girdilerin
fiyatları istikrarlı bir şekilde denetlenmelidir. Destekleme politikaları, üretimi teşvik eden,
adil, yönlendirici ve sürdürülebilir bir yapıya kavuşturulmalıdır. TMO üreticinin maliyet
fiyatları ve enflasyon artışlarını dikkate alarak alım fiyatı açıklamalıdır. Yerel bakliyat
türlerinin korunması ve geliştirilmesi için çalışmalar artırılmalıdır. Hastalık ve zararlılara
karşı dayanıklı, yüksek verimli, makineli hasada uygun ve hem iç hem dış pazarın taleplerine
cevap verebilen yeni çeşitler geliştirilmelidir. Nadas Alanlarının Daraltılması Projesi yeniden
hayata geçirilerek bakliyat ekim alanları genişletilmelidir. Çiftçinin ürününü değerinde satın
alacak ve pazarlamasını sağlayacak müdahale kurumları oluşturmalıdır” diye konuştu.











Benzer Haberler
Protein Açığı Derinleşiyor, Sofrada Et Yok, Bakliyat Yetersiz
Hatay Kaytaz Böreği, Avrupa Birliği Coğrafi İşaret Tescilini Aldı
Gaziantep Lahmacunu AB'den Coğrafi İşaret Aldı
Gerçek Enflasyon Pazarda!
Ekim Ayında 125 Bin 572 Gıda Denetimi Yapıldı
Gıda Enflasyonunun Nedeni Doğa Değil, Yönetim Anlayışınız!
İzmir Gastrofest Başladı
Tüm Banknotlarımızın Toplam Değeri 1 Kg Kıyma Etmiyor!