Dolar 32,4375
Euro 34,7411
Altın 2.439,70
BİST 9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 15°C
Az Bulutlu
İstanbul
15°C
Az Bulutlu
Pts 16°C
Sal 16°C
Çar 19°C
Per 21°C
Lösev

Cumhuriyet Güçlenirse Halk Güçlenir!

Cumhuriyet Güçlenirse Halk Güçlenir!
22 Aralık 2023 5:47 am
79

“Cumhuriyet, Kaynaklar ve Üretim” söyleşisinde konuşan Cumhuriyetin yetiştirdiği
iki değerli bilim insanı Prof. Dr. Bilsay Kuruç ile Prof. Dr. Cemal Taluğ, Cumhuriyetin
bilinçlilik yönüne vurgu yaparak, “Tam bağımsızlık için ekonomik bağımsızlık çok
önemlidir. Bu anlamda Cumhuriyet halkın iradesidir ve Cumhuriyetin güçlenmesi
halkın güçlenmesidir.” dediler.

Eskişehir Büyükşehir Belediyesi ve 21. Yüzyıl İçin Planlama Grubu iş birliğiyle
Cumhuriyet’in 100. Yılı etkinlikleri kapsamında düzenlenen “Cumhuriyet, Kaynaklar
ve Üretim” adlı söyleşi Haller Gençlik Merkezi Frigya Salonu’nda gerçekleştirildi.

Cumhuriyetin yetiştirdiği iki değerli bilim insanı Prof. Dr. Bilsay Kuruç ile Prof. Dr. Cemal
Taluğ’un konuşmacı olarak yer aldığı ve büyük ilgi gören söyleşinin açılış konuşmasını
Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen yaptı.
Büyükerşen, “Bugün çok önemli iki Cumhuriyet insanını Eskişehir’de ağırlıyoruz.
Sayın Prof. Dr. Bilsay Kuruç ve Sayın Prof. Dr. Cemal Taluğ ile Cumhuriyetimizi,
Cumhuriyetin var ettiği kaynakları ve son yıllarda ülke olarak çok da başarılı
olamadığımız üretim konusunu ele alacağız. Su, toprak, ormanlar, mineraller gibi doğal
kaynaklar, insanlığın yaşamını sürdürebilmesi için temel gereksinimleri karşılar.
Ancak, hızlı sanayileşme ve artan tüketim doğal kaynakların aşırı kullanımına ve
tükenmesine yol açmaktadır. Bu durum, ekosistemi bozar, biyolojik çeşitliliği azaltır ve
iklim değişikliğine neden olur. Doğal kaynakların sürdürülebilir odaklı kullanımı,
kaynakların tükenmesini önlemek ve gelecek kuşakların ihtiyaçlarını da
karşılayabilmek için gereklidir. Bunun için, tüm bu kaynakların etkin kullanımını

sağlamak, geri dönüşümü teşvik etmek ve yenilenebilir kaynaklara yönelmek önemlidir.
Ayrıca, tarım ve ormancılık gibi sektörlerde sürdürülebilir uygulamaların
benimsenmesi, doğal kaynakların korunmasına katkı sağlar. Üzülerek söylemeliyim ki;
tarım başta olmak üzere birçok hayati konuda yanlış politikalar yüzünden
Cumhuriyetimizin 100. yılında Türkiye, gençlerin yaşamak istemediği, çiftçinin üretmek
istemediği, sanayicinin yatırımdan geri durduğu bir ülke haline geldi. Peki bu olumsuz
süreci nasıl tersine çevirebiliriz? Elbette eldeki kaynakları verimli şekilde kullanıp,
üreterek, üretmek isteyeni teşvik ederek ve üretilenden katma değer yaratarak.
Gelecekte, tarımsal üretim, dünya nüfusunun artışıyla birlikte daha da önemli hale
gelecektir. Bu nedenle, sürdürülebilir tarım uygulamalarının benimsenmesi, verimliliğin
artırılması ve doğal kaynakların korunması büyük önem taşımaktadır. Sonuç olarak,
tarımsal üretimin değerini anlamak ve bu alandaki önemli konuları ele almak için çok
kıymetli Bilsay Hocamız ve Cemal Hocamız ile bir araya geldik. Ben kendilerine bizleri
kırmayıp geldikleri için teşekkür ediyor, sizleri onlarla baş başa bırakıyorum.” diye
konuştu.

Daha sonra Prof. Dr. Cemal Taluğ ve Prof. Dr. Bilsay Kuruç, Cumhuriyet’in kuruluş
felsefesi, ilk yıllarından itibaren üretime bakış ve Mustafa Kemal Atatürk’ün üretime verdiği
önem başta olmak üzere birçok önemli konuyu katılımcılarla paylaştılar.
“Cumhuriyetimizin 100. yılında daha kararlı ve güçlü olunmalı.” diyen Prof. Dr. Cemal
Taluğ, “Cumhuriyet, büyük Atatürk’ün dediği gibi ilelebet payidar kalacaktır. Bu
anlamda Cumhuriyetin ilk 15 yılını esas alarak Cumhuriyet ve Tarım ilişkisini ele
almak istiyorum. Toplumun temel kaynağı elbette insan ve tarım için de çok önemli.
Tarımın yanında sanayisi var. İlk yıllarda gıda dokuma ve askeri ihtiyaçlar için
yatırımlar görüyoruz. Tabi hepsi de tarıma dayalı. Tarım demek istihdam demek.
Sanayi çok küçük olanaklarla kurulmuş. Tarım çok önemli, çünkü tarım olmadan diğer
alanlarda da adım atmak çok zor. Atatürk, Cumhuriyet öncesi tarım hakkında
görüşlerini açıklamış ve Cumhuriyetin ilk 15 yılında tarıma çok büyük önem vermiştir.
Çiftçiliğin saygın bir meslek olması, haklarının korunması için 1922-1937 yılları
arasında Atatürk hep buna vurgu yapmıştır. Neden tarım dersek? Birincisi tarım
ekonominin lokomotifi. Atatürk, tam bağımsızlıkla ekonomik bağımsızlığı bir
görmüştür. Ekonomiyi güçlendirmemiz lazım. Cumhuriyet kolay kurulmadı, tam
bağımsızlık için ekonomik bağımsızlık çok önemlidir. İkincisi ise Cumhuriyet
kurulurken düşmanın vatan toprağından atılması sonrası halktan gelen ‘haydi

Cumhuriyeti kuralım’ talebiyle yola çıkılmıştır. Cumhuriyet bir halk iradesidir.
Cumhuriyetin güçlenmesi halkın güçlenmesidir.” dedi.

Prof. Dr. Bilsay Kuruç ise Eskişehir’e vurgu yaptığı konuşmasında, “Buraya geldiğimde
hep şu soruyu kendime soruyorum. Niçin Eskişehir? Bakıyorsunuz burası size insan
olduğunuzu hissettiriyor. Şehirlerde dolaşan kan gençlerdir. Burada rahatlıkla gezen
gençleri, bu insani ortamı oluşturan ise Yılmaz Büyükerşen’dir. Kentteki rahatlık çok
önemli. Çünkü kent buna göre tasarlanmış. Eskişehir bize bu anlamda yol gösteriyor.
Cumhuriyetin 100. yılında niçin sadece Eskişehir böyle? Başka kentlerde insani
değerlerin bu kadar yüksek olmadığını görüyorsunuz. Buradan şuna gelmek istiyorum.
Cumhuriyetin 100. yılında bilinç öne çıkıyor. Cumhuriyetin insanlara verdiği onurlu
yaşam hakkı her şeyin üzerindedir. Cumhuriyetin ilk yıllarında yetişmiş insan gücünün
çok az olduğunu görüyorsunuz. Ancak Atatürk ve arkadaşlarının entelektüel birikimi
ile askeri başarısı bir araya gelince bu yol açılmıştır. Bu aynı zamanda 19. yüzyıldaki
devrimlerin de yansımasıdır. Cumhuriyet o nedenle devrimlerden biridir. Atatürk ve
arkadaşları zor zamanların adamlarıydı. Oraya mücadele ederek geldiler. Zor
zamanları aşar ve bunları atlatırız diyerek yola çıktılar. Bu şunu gösteriyor. Hangi çağ
sizden ne istiyorsa onu yapmalısınız. Türkiye 21. yüzyıla takvim olarak girdi ancak
gerçek manada henüz giremedi. O yüzden bu çağ ne istiyorsa onlar yapılmalı. İşte
burada bilinç öne çıkıyor. Son söz; güneş varsa umut vardır. Çok teşekkür ederim.”
ifadelerini kullandı.

Konuşmaların ardından Başkan Büyükerşen, Prof. Dr. Cemal Taluğ ve Prof. Dr. Bilsay
Kuruç’a teşekkür plaketi takdim etti. Büyük ilgi gören söyleşi çektirilen fotoğrafla
tamamlandı.

REKLAM ALANI
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.